Uzmanlara göre, bu adım sadece göç politikasıyla sınırlı değil; Atina’nın asıl hedefi, Türkiye ile Trablus yönetimi arasında 2019’da imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasını etkisiz hale getirmek.
Deniz Yetki Alanları Üzerinden Diplomatik Taarruz
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis’in, General Hafter’le imzaladığı anlaşmalar kapsamında LUO güçlerine eğitim, ekipman desteği ve gemi onarımı gibi taahhütlerde bulunuldu. Ayrıca Hafter yönetimi, Mısır ve Sudan sınırlarında kullanılmak üzere çok amaçlı askeri araç talep etti.
Atina yönetimi, Libya’nın doğusunu kendi eksenine çekerek Türkiye’nin 2019 yılında Trablus hükümetiyle imzaladığı deniz yetki alanları mutabakatını geçersiz kılmayı hedefliyor.
Türkiye’den Şimdilik Sessizlik
Ankara’nın Libya’daki iki hükümetle sürdürdüğü temaslar çerçevesinde kurduğu deniz sınırı iş birliği, Doğu Akdeniz’deki enerji arama ve jeopolitik hesaplar açısından kritik önemde. Ancak Atina’nın Hafter yönetimiyle attığı bu adım sonrası Türkiye’den henüz resmi bir açıklama gelmedi.
Yunan basını ise gelişmeleri “Türkiye-Libya mutabakatını zayıflatma adımı” olarak yorumluyor. Atina’daki diplomatlar, yakın zamanda Trablus yönetiminin Girit açıklarında yapılan enerji aramalarına yönelik itirazlarına da yanıt verileceğini duyurdu.
Libya Hâlâ Bölünmüş Bir Ülke
Libya’da bugün iki ayrı yönetim bulunuyor. Ülkenin batısında Trablus merkezli Ulusal Birlik Hükümeti görev yaparken, doğuda Halife Hafter’e bağlı güçler etkinliğini sürdürüyor. Birleşmiş Milletler, Trablus hükümetini resmen tanıyor. Ancak bu bölünmüş yapı nedeniyle Libya’da atılan her adım, hem içeride hem dışarıda tartışma yaratıyor.
Yunanistan’ın Hafter yönetimiyle imzaladığı bu yeni anlaşmanın, hem Libya iç siyasetinde hem de Doğu Akdeniz’deki güç dengelerinde önemli sonuçlar doğurması bekleniyor.